Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Fatma KIVRAK

Deprem ve Unutkan Toplum

İnsan beyni, acı veren olayları bastırma eğiliminde. Travmaları sürekli hatırlamak zor olabildiği için, zaman geçtikce deprem konusunu ikinci plana atıyoruz. Olası bir felaket başımıza gelmediği müddetçe ciddiye almıyoruz. Halbuki her büyük deprem sonrası aynı sahnelere şahit oluyoruz. Yıkılan binalar, enkaz altında kalan hayatlar, acı dolu feryatlar… Tv programlarında uzmanlar günlerce  deprem uyarılarında bulunuyor, olası bir depremde yapılabilecek hamleler, yaşam üçgenleri, deprem çantaları gibi örnekler sıralanıyor. Yetkililer önlemler alınacağını söylüyor. Zaman geçtikçe her şeyin eski rutine dönebildiğini  görüyoruz. Bu rutinin içine sadece tek bir duygu ekleniyor: Korku. Büyük 6 Şubat depreminin üzerinden iki yıl geçti. İki yıl içinde deprem konusunda neler değişti? Neden yaşanan felaketlerden ders çıkarmakta bu kadar zorlanıyoruz? Henüz sarılamayan yaralarımıza, bir yenisinin eklenmesini mi bekliyoruz. Bilemiyorum…

Türkiye, aktif fay hatları üzerinde yer alan bir ülke ve büyük depremler kaçınılmaz bir gerçek. Ancak kaçınılmaz olan yalnızca depremler değil, aynı zamanda unutmamız da… Felaketin ardından günlerce konuşulan “hazırlıklı olmalıyız” uyarıları, birkaç ay içinde gündemden düşerek yerini günlük hayatın telaşına bırakıyor. Oysa depremin, zamanı geldiğinde kaçınılmaz bir şekilde karşımıza çıkacağı gerçeği hepimizin aklının bir köşesinde varlığını sürdürmeye devam ediyor. 

Japonya, dünyanın en büyük depremlerini yaşayan ülkelerden biri. Bizden farkları, depremin içlerinde büyük bir korkuyu uyandırmayışı. Depremden bir felaket olarak değil, günlük yaşamın bir parçası olarak bahsediyorlar. 

Bu durum, onlara eğitim sistemine dahil edilen bir bilinç olarak aşılanıyor. Çocuk yaşta başlayan bu eğitim sayesinde, okullarda her yıl düzenli olarak deprem tatbikatları yapılıyor ve halk, binaların güvenli olup olmadığını sorgulamayı bir alışkanlık haline getiriyor. En önemlisi, Japonya’da inşaat standartları. Esnek yapıların, sismik izolatörlerin ve yüksek denetim standartları sayesinde, benzer şiddetteki bir deprem Japonya’da minimum kayıpla atlatılırken,  Türkiye’de büyük felaketlere ve öne geçilemeyen kayıplara neden olabiliyor.

Peki, biz ne yapabiliriz?

Deprem bilinci, devletin yanısıra bireylerin de sorumluluklarıyla daha çok pekişen bir kavram. Oturduğumuz binanın yapısı hakkında ne biliyoruz?  Kolon kesme, kaçak kat gibi riskli müdahaleler var mı? Ağır eşyaları duvara sabitledik mi?, deprem çantası hazırladık mı? Bu çantanın içinde neler var ve ulaşılabilecek bir yerde mi? Deprem esnasında acil durum planı yapıldı mı? Küçük gibi görünen ama hayat kurtaran detaylar olduğu konusunda çoğumuzun hemfikir olduğunu düşünüyorum. Tek bir sorunumuz var; o da bunları uygulamaya geçirmek. 

Afet yönetimini felaketten sonra değil, önce yapmalıyız ve depremleri unutmamalıyız. Çünkü biz unutsak dahi bir gün fay hatları bize kendini tekrar hatırlatacak. Dilerim hiçbir zaman büyük felaketlere açmayalım gözümüzü…

Fatma KIVRAK

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER