Son günlerde sosyal medyada sıkça dolaşan bir haber var: Almanya’da üç doz Kovid-19 aşısı olan bireylerin erken emekli olabileceği yönünde iddialar. Haberin içeriği tartışmalı olsa da, Almanya’nın pandemi sonrası sağlık durumu ve iş gücü dengesine dair yeni emeklilik modelleri üzerinde çalıştığı bir gerçek.
İddialara göre, özellikle pandemi sürecinde yoğun çalışan kesimlerde, erken emeklilik bir “sağlık hakkı” olarak gündeme alınıyor. Almanya gibi sosyal güvenlik sistemi güçlü olan ülkelerde bu tür yaklaşımlar zaman zaman tartışma yaratabiliyor.
Peki ya Türkiye?
Türkiye’de son yıllarda emeklilik sistemi deyince akla ilk gelen başlık EYT (Emeklilikte Yaşa Takılanlar). 2023 yılında çıkan düzenleme ile EYT’lilerden yaş şartı kaldırıldı ve yüz binlerce kişi emekli oldu. Ancak bu düzenlemeden sonra, sisteme giriş koşulları halen prim günü + sigorta başlangıç yılı + yaş üçgeniyle belirleniyor.
Kadınlar için: 20 yıl sigortalılık + 5000-7200 prim günü (giriş tarihine göre değişiyor)
Erkekler için: 25 yıl sigortalılık + 5000-9000 prim günü
Yaş: 58-65 arasında, yine giriş tarihine ve statüye göre
Bağ-Kur ve Emekli Sandığı gibi diğer statülerde şartlar farklılık gösterebiliyor.
Bugün Türkiye’de çalışan birçok kişi için emeklilik hâlâ uzun vadeli bir hedef. Ancak prim gün sayısı ve yaş koşulları ciddi bir yük oluşturuyor. Bu noktada Almanya gibi sosyal devletlerin sağlık durumuna bağlı esnek emeklilik modelleri Türkiye’de de ilgiyle takip ediliyor.
Her ne kadar “3 doz Kovid aşısı olan erken emekli olacak” başlığı sosyal medyada büyük ses getirse de, işin gerçeği biraz daha karmaşık. Almanya, belirli sağlık durumları nedeniyle erken emeklilik seçeneğini tartışıyor. Aşı konusu da burada sadece bir sağlık geçmişi göstergesi olabilir.
Ancak bu haber, bize önemli bir soruyu hatırlatıyor:
Emeklilik, bir hak mı yoksa bir ayrıcalık mı?
Ve belki de daha önemlisi: Sosyal devlet, vatandaşına ne zaman “artık dinlenebilirsin” diyebilmeli?
Türkiye’de bu sorular hâlâ yanıt ararken, belki de emekliliğe bakışımızı sadece yaş ve primden ibaret görmekten vazgeçmeliyiz.