Hattuşa, Çorum’un Boğazkale ilçesinde yer almaktadır. Anadolu’da yüzyıllar boyunca, Hitit İmparatorluğu’nun başkenti olarak, önemli bir merkez olmuştur.
Kent, Fransız gezgin Charles Texier tarafından 1834 yılında keşfedilmiştir. 1906 yılında başlayan kazılar sonucunda buradaki yerleşimin MÖ 2. binyılda Anadolu ve kuzey Suriye’de hâkimiyet kuran Hitit Devleti’nin başkenti olduğu anlaşılmıştır. Dünya Mirası olarak tescillenen Hattuşa Antik Kenti, sadece Çorum’un değil ülkemizin de en önemli arkeolojik alanlarından biridir.
Hattuşa’da bugüne kadar saray ve tapınaklar, binlerce tablet, anıtsal kapılar, kralların ikamet ettiği Büyük kale Saray Kompleksi, Fırtına Tanrısı Teşup ile Arinna’nın, Güneş Tanrıçasına adanmış olan Büyük Tapınak, Büyük Hitit Kralı II. Şuppiluliuma’nın yaptığı işleri anlatan yazıtın bulunduğu Hiyeroglifli Oda, devasa boyutlarda tahıl ambarları ile Hititler’e ait en uzun hiyeroglif yazıyı içeren ve kısmen silinmiş durumdaki Nişantepe Yazıtı gibi çok sayıda yapı ve kalıntı açığa çıkarılmıştır.
Hitit İmparatorluğu döneminde kentin etrafının yaklaşık altı kilometre uzunluğunda bir surla çevrili olduğu tespit edilmiştir. Bu surlar üzerinde kente girişi sağlayan anıtsal kapılar yer almaktadır. Şehir surunun en güney ucunda ve kentin en yüksek noktasında, Yer Kapı olarak adlandırılan kapı bulunur. Kabartmalarla süslü olan Sfenksli Kapı, Kral Kapısı ve Aslanlı Kapı ise Hitit taş işçiliğinin en güzel örneklerindendir.
Ören yerinde bulunan ve bilinen en eski Hint-Avrupalı dili temsil eden çivi yazılı tablet arşivleri, 2001 yılından itibaren UNESCO’nun “Dünya Belleği Listesi’nde yer almaktadır. Söz konusu tabletlerde Hattuşa’dan “Bin Tanrılı Şehir” olarak söz edilmektedir.
Çorum’un Boğazkale ilçesindeki Hattuşa ile Alaca ilçesindeki Alacahöyük kalıntılarını kapsayan alan, 1988 yılında Boğazköy Alacahöyük Tarihi Milli Parkı olarak ilan edilmiştir.
Haber : Dilara Baydi
Kaynak: Haber Merkezi