İzmir İçin Deprem Uyarısı Dikkat Çekti!

JMO İzmir Başkanı Sinancan Öziçer, deprem riski için dikkat çekti. Risk açısından Karşıyaka, Çiğli, Bayraklı, Bornova, Konak, Balçova, Narlıdere, Güzelbahçe ilçelerine dikkat çeken Öziçer, “İzmir’de tekrar meydana gelebilecek 6.9’luk depremde, 117 vatandaşımızdan daha fazlasının hayatını kaybetme riskine karşı karşıya kalabiliriz” dedi.

Jeofizik Mühendisleri Odası (JMO) İzmir Şube Başkanı Sinancan Öziçer, deprem konusunda İstanbul’a odaklanıldığını ancak Türkiye’nin üçüncü büyük şehri İzmir’in İstanbul’dan daha riskli olduğunu söyledi. Deprem riski açısından Karşıyaka, Çiğli, Bayraklı, Bornova, Konak, Balçova, Narlıdere, Güzelbahçe ilçelerine dikkat çekti…

Öziçer, toprağın zayıf olduğu yerlerin, ana kaya oluşumları ile zemin arasındaki mesafenin büyük olduğu yerler olduğunu söyledi. “Dicle, Karşıyaka, Bayraklı, Konak, Balçova, Narlıdere ve Güzelbahçe kıyı bölgelerindeki yapılar dolgu ve ana kayalar üzerine, İzmir Körfezi’ni çevreleyen hilal şeklindeki surlar ise dolgular ve ana kayalar üzerine inşa edilmiştir.” Uzakta yer aldığı için depremde tamamen çökmesi pek olası değil ama hasar görmesi ihtimali yüksek. Bayraklı ve Bornova’nın iç kesimleri daha sığ ve derin olduğundan bu bölgelerdeki topraklar da daha tehlikeli ve deprem deformasyonuna daha duyarlıdır. Kötü toprak koşullarına sahip bölgelerde yaşayan büyük nüfus, binaların eskimesi ve teknik hizmetleri olmayan çok sayıda bina göz önüne alındığında İzmir’deki riskin “çok daha yüksek” olduğunu söyledi.

2019 yılında devletten mühendislik hizmeti almayan yapılar için yapı kayıt belgelerinin onaylandığını belirten Öziçer, “İzmir, Türkiye’de en fazla kaçak yapı ve en fazla inşaat ruhsatı alan konut binasına sahiptir.” Bu nedenle yapı ruhsatı almış ve zemini zayıf bölgelerde bulunan binaların ilk onaylanacağı ve bu ifadenin kullanıldığı 5, 5,5 veya 6 büyüklüğündeki depremde hasar görmesi muhtemel olduğu söylenebilir. “En son deprem yönetmeliklerine ilişkin standartlar yüksektir.” “İnsanlar binaların verimsiz araziler yerine karada veya deniz seviyesinden yüksekte inşa edilmesi gerektiğine inanıyor.”

Sayın Öziçer şunları söyledi: “Teorik olarak bu doğrudur, ancak büyük şehirlere göç ve nüfus artışıyla birlikte enfeksiyonların sayısı da artıyor ve bu artık geçerli değil.”