Jeopolitik Tuzak: Türkiye’nin Etrafını Saran Sessiz Kuşatma

Yayınlama: 21.03.2025
A+
A-

Jeopolitik Tuzak: Türkiye’nin Etrafını Saran Sessiz Kuşatma

Türkiye, yalnızca içerideki ekonomik dalgalanmalar ya da siyasal gerilimlerle değil, küresel düzeyde yürütülen stratejik bir kuşatma operasyonuyla karşı karşıya. Bu kuşatma; sınırlarımızdaki vekâlet savaşlarıyla, finansal müdahalelerle, medya operasyonlarıyla ve diplomatik yalnızlaştırma stratejileriyle sessizce ama sistematik biçimde ilerliyor.

Son yıllarda Türkiye’nin dış politikada izlediği bağımsız çizgi, Batılı odakların “itaat eden Türkiye” beklentisini ciddi biçimde sarsmıştır. Özellikle savunma sanayiindeki yerlileşme hamleleri, enerji koridorlarında üstlendiği merkezî rol ve bölgesel krizlerdeki aktörlüğü; Türkiye’yi küresel dengelerde rahatsız edici bir güç haline getirmiştir. İşte tam bu noktada, Türkiye’yi çember altına alma stratejisi devreye sokulmuştur.

Küresel Senaryo: Yumuşak Darbe Taktikleri

Savaş artık cephede değil, ekranlarda, döviz kurlarında, sokakta yürütülüyor. Uluslararası finans çevreleri aracılığıyla Türkiye’nin ekonomik yapısı istikrarsızlaştırılmaya çalışılırken, toplumsal fay hatları sosyal medya üzerinden kaşınıyor. Özellikle büyükşehirlerde yükselen memnuniyetsizlik duygusu, kontrollü şekilde büyütülerek siyasi istikrar hedef alınıyor.

Bu durum; klasik darbelerden farklı olarak “yumuşak darbe” sürecini tanımlar. Ne tanklar var sokakta, ne generaller bildiriler okuyor. Ancak piyasalar oynatılıyor, seçimlere dış müdahale tartışmaları alevlendiriliyor, içerideki muhalefet küresel odakların diliyle konuşmaya başlıyor.

Türkiye Ne Yapmalı?

Bu karmaşık denklemde Türkiye’nin ihtiyacı, günübirlik politikalarla değil; uzun vadeli bir devlet aklıyla hareket etmektir. Stratejik ittifaklar çeşitlendirilmeli, ekonomik bağımsızlık daha derinleştirilerek güçlendirilmelidir. Ama en önemlisi, içerideki birlik duygusu diri tutulmalıdır.

Unutulmamalıdır ki; Türkiye’yi içeriden çözmeye çalışan her güç, dışarıda bir merkezle iltisaklıdır. Dolayısıyla bu süreci sadece bir siyasi rekabet gibi değil, bir varoluş mücadelesi gibi okumak gerekmektedir.

Çember daralıyor olabilir. Ancak Türkiye, bu dar çemberi kıracak siyasi hafızaya, toplumsal dirence ve tarihsel bilinç derinliğine sahiptir.

Prof.Dr.Kürşat Şahin YILDIRIMER

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.