Uzun zamandır izlemeyi planladığım Müslüm filmini sonunda izleyebildim. Film ile ilgili okuduğum yorumlardan sonra ben de yorum yapmak istedim. Öncelikle filmin tanıtımı çok iyi yapıldı ve bu sayede pek çok kişide merak uyandırıldı.Ve evet izlemek için çok sabırsızlandım. Kaldı ki film meraklısı biri değilimdir.
Filmin yönetmen koltuğunda Can Ulkay var daha önce çıkarılan ve çok ses getiren “Ayla” filminin yönetmeni. Senaristlerden birisi ise Hakan Günday. Kendisi çok iyi bir yazardır bilenler bilir.
Timuçin Esen ve Zerrin Tekindor çok doğru seçimler. Özellikle Timuçin Esen gerçekten çok başarılı.
Film Müslüm Gürses’in çocukluğu ile başlayıp şöhretinin arttığı yıllara kadar devam ediyor. Ancak 2000 sonrasına yer verilmiyor. Bu davranış bilinçli bir tercih olabilir ya da o döneme girerek filmi dağıtmak istememiş olabilirler. Zaten beyaz perdeye yansıyan biyografide tüm unsurların yansıtılması da mümkün değil.
Filmin bu kadar etkili olmasının nedeni olayların gerçek olması. Kulağını kaybetmesine rağmen müzik hayatına devam eden başka bir sanatçı var mıdır bilmiyorum.
Filmin en güzel Sahnesi Gülhane Konseri sahnesi. Kendini jiletleyen ve hızını alamayarak Müslüm Gürses’i de jiletleyen bir hayran kitlesi. Bu kitle ve o konser çok güzel yansıtılmış beyazperdeye.
Anadolu’da hayat kavgası içinde geçen çocukluk ve gençlik dönemi filmde çok başarılı bir şekilde ortaya konmuş. Annesi, babası, bağlama hocası profilleri çok net .Ancak İstanbul’a gelişinden sonraki bölüm çok bölük pörçük anlatılmış.
Filmde dönemin özellikleri çok güzel yansıtılmış. Yetmişli yılların İspanyol paça pantolonları, geniş yaka ceketleri, Retro gömlekleri, büyük çerçeveli gözlükler vs. Sanat yönetmeni bu anlamda çok başarılı olmuştur.
Genel olarak etkileyici bir yapım. İzlemeyenlere şiddetle tavsiye ederim.
Hazırlayan: Çınar Özserdaroğulları