“Şükretmenin Asla Doğru Olmadığına Dair Bir Eleştiri”
Şükretmek, özellikle kültürel, dini veya bireysel perspektiflerde önemli bir erdem olarak kabul edilir. Ancak bu kavram, her zaman doğru bir tutum olmayabilir. Bireyin yaşamını şekillendiren içsel ve dışsal faktörler üzerinden bu görüşü sorgulamak gerekebilir.
1. Adaletsizliği Normalleştirme Riski
Şükretmek, bazen bireyleri içinde bulundukları olumsuz koşulları kabullenmeye itebilir. İnsanlar, hak etmedikleri bir durumu sorgulamak yerine, “daha kötüsü olabilirdi” diyerek durumu meşrulaştırabilirler. Örneğin, iş yerinde mobbing gören bir birey, “Hiç işim olmasaydı daha kötü olurdu” diyerek kötü muameleyi kabullenebilir. Bu, adaletsizliklere karşı mücadele etmek yerine, sessiz bir kabulü teşvik eder.
2. Değişim ve Gelişimin Önünde Engel Olabilir
Şükretmek, bireyin kendini geliştirme motivasyonunu zayıflatabilir. Mevcut durumu “yeterli” kabul etmek, bireyi daha iyi fırsatlar aramaktan alıkoyabilir. Örneğin, eğitimde yeterince kaynak sunulmayan bir öğrenci, “Şükretmeliyim, en azından okuyabiliyorum” diyerek daha iyi koşullar için mücadele etmeyi bırakabilir.
3. Haksızlıklar Karşısında Pasifliği Teşvik Eder
Toplumsal eşitsizlikler karşısında şükretmek, bireyleri mücadele yerine kabullenmeye iter. Yoksulluk, eğitimde fırsat eşitsizliği veya kadın hakları gibi konularda, “daha kötü durumda olanlar var” anlayışı, bireylerin haklarını aramasını engelleyebilir. Bu da sistemin haksızlıklarını sürdürmesine zemin hazırlar.
4. Acıyı Romantize Etme Tehlikesi
Bazı kültürlerde, acı ve sıkıntılar karşısında şükretmek bir erdem olarak görülür. Bu durum, bireylerin acıyı kabul etmesini ve bu sıkıntılara karşı ses çıkarmamasını teşvik eder. Özellikle kronik hastalıklar, savaşlar veya travmalar yaşayan bireylerin “şükretme” söylemiyle teselli edilmeye çalışılması, gerçek problemleri çözmek yerine onların göz ardı edilmesine neden olabilir.
5. Kendi Potansiyelini Görmezden Gelme
Birey, şükretmektense kendine “Bunu nasıl daha iyi hale getirebilirim?” sorusunu sormalıdır. Şükretme, bireyin mevcut durumu sorgulamasını engelleyebilir ve onun kendi gücünü hafife almasına neden olabilir. Örneğin, kariyerinde ilerlemek isteyen bir birey, bulunduğu pozisyonu sorgulamak yerine şükretmekle yetinirse, kendi potansiyelini gerçekleştirme fırsatını kaybedebilir.
6. Yüzeysel Bir Teselli Olabilir
Şükretmek, bireyin duygusal ve psikolojik durumunda geçici bir rahatlama sağlar. Ancak bu rahatlama, uzun vadede bireyin sorunlarıyla yüzleşmesini ve çözüm üretmesini engelleyebilir. Örneğin, depresyondaki bir bireyin “Bu kadar kötü hissettiğim için şükretmeliyim, çünkü daha kötü durumda olanlar var” demesi, onun gerçek iyileşme yollarını aramasını engelleyebilir.
Sonuç olarak,
Şükretmek, insanlık tarihinde önemli bir yer tutmuş olabilir, ancak her durumda doğru bir yaklaşım değildir. Bireylerin hak ettikleri yaşam standartlarına ulaşmak için şükretmek yerine sorgulamaları, harekete geçmeleri ve adaletsizliklere karşı ses çıkarmaları daha sağlıklı bir yaklaşım olabilir. Bu nedenle, şükretmenin sınırlarını ve zararlarını fark etmek, bireylerin daha bilinçli ve özgür bir yaşam sürmesine katkı sağlar.
Alternatif öneri:
Şükretmek yerine, bilinçli farkındalık, sorgulama ve aksiyon almayı teşvik eden bir yaşam tarzını benimsemek, bireylerin kendi potansiyellerini daha etkin bir şekilde kullanmalarını sağlayabilir.
Prof.Dr.Kürşat Şahin YILDIRIMER