enflasyon emeklilik ötv döviz otomobil sağlık

TÜRKİYE SURİYE İLİŞKİLERİ

TÜRKİYE SURİYE İLİŞKİLERİ
Yayınlama: 10.04.2025
A+
A-

TÜRKİYE’NİN SURİYE POLİTİKASI

Birinci Dünya Savaşı sonrası Ortadoğu’sunun sınırları çizilirken söz konusu olan anlaşmazlıklardan birisi olan Sancak/Hatay meselesi etrafında Türkiye-Suriye sınırına ilişkin yaşanan sorunların 1939 yılına kadar uzaması ve hatta Hatay’ın Türkiye topraklarına katılması sonrasında bile Şam yönetiminin bu konudaki taleplerini zaman zaman tekrarlaması iki ülke arasındaki ilişkilerin olumsuz gelişmesinin en önemli gerekçeleri arasında gösterilebilir.
Türkiye ve Suriye’nin farklı bloklarda yer almaları ve bazı dönemlerde ait oldukları blok önderleri olan ABD ve Sovyetler Birliği’nin çok fazla etkisinde kalmaları birbirlerine karşı düşmanca politikalar izlemeleri sonucunu doğurmuştur.
Türkiye’nin 1950’li yıllardaki planlarının ardından 1964 yılında Fırat Nehri üzerinde Keban Barajı’nın inşasına başlaması Suriye tarafından kendi su kaynaklarını tehdit eden bir gelişme olarak algılanmış ve iki ülke arasında gerginliğe yol açmıştı.
1921’de Fransa ile imzalanan Ankara Anlaşması’yla Türkiye-Suriye sınırı belirlenmiş, Misak-ı Milli sınırları içerisinde yer almasına rağmen Sancak bölgesi Türkiye toprakları dışında kalmıştı. Ancak aynı anlaşmayla Fransa, Sancak’ın özerk bir statüye sahip olmasını ve burada yaşayan Türklere birtakım ayrıcalıklar vermeyi kabul etmişti. 1921 Ankara Anlaşması ve Lozan Barış görüşmelerinde de teyit edilmiş, Türkiye-Suriye sınırı ve Sancak konusunda Lozan Anlaşması’nda yeni bir hüküm konulmamıştır.
Sandler Raporu’nda Sancak bölgesinin özerkliği yeniden garanti altına alınmıştır. Buna göre içişlerinde bağımsız, dış politikasında Suriye’ye bağımlı olacak olan Sancak’ın resmi dili Türkçe olacaktı. Suriye’nin Milletler Cemiyeti’nin izni olmadan Sancak’ın bağımsızlığını olumsuz etkileyecek bir karar alması yasaklanırken, Türkiye’ye Fransa ile birlikte imzalayacağı bir anlaşma yoluyla Sancak’ın toprak bütünlüğünü garanti altına alma yetkisi veriliyordu.
1933 yılında Almanya’da iktidara gelen Hitler’in ve İtalya’da çok daha önce yönetimi ele geçiren Mussolini’nin yayılmacı politikalarının da 1930’ların ortasında iyice belirginleşmesi yüzünden Fransa ve İngiltere’de oluşan tedirginlik, Sancak’ın statüsünde Türkiye’nin istediği değişikliklerin yapılması konusunda bir fırsat doğurmuştur.
Sancak’ın ismi meclisin Eylül 1938’de yaptığı ilk oturumunda Hatay olarak değiştirildi. Bundan yaklaşık 9 ay sonra, 29 Haziran 1939’da toplanan Hatay Meclisi’nin oybirliğiyle Türkiye’ye katılma kararı almasıyla Sancak/Hatay sorunu Türkiye’nin istediği gibi çözülmüş oldu.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında 1946 yılında Fransa’dan bağımsızlığını elde eden Suriye’nin, iç politikada yaşadığı ciddi bir kaos döneminin ardından 1950’lerin ikinci yarısından itibaren Sovyetler Birliği yanlısı politikalara sürüklenmesi ve bazı kısa dönemler istisna tutulursa, Soğuk Savaş dönemi sonuna kadar Sovyetler yanlısı, sonrasında da Rusya’nın yanında politikalar izlemesinin nedenleri arasında, Fransa’nın vesayet yönetimi altında Lübnan ve Hatay’ın kendisinden koparılmasının bulunduğu ileri sürülebilir.
Türkiye ve Suriye’nin 1974 yılında Keban ve Tabqa baraj inşaatlarını tamamlayıp baraj göllerine su doldurmaya başlamaları Fırat Nehri’nden Irak’a akan su miktarını iyice azaltınca, bu ülkeyle özellikle Suriye arasında çok ciddi bir gerginlik yaşanmıştır.
Mısır ve İran’ın arabuluculuk çabaları sonucu Şam yönetimi taviz vermeye yanaşmış ve 20 Ekim 1998 tarihinde “Ekim Krizi” olarak adlandırılan Türkiye-Suriye krizini sona erdiren Adana Mutabakatı imzalanmıştır.

 

Haber : Dilara Baydi

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.