Yangınlar afet tanımlamasına göre sosyal afet grubuna girmektedir. Sosyal afet demek sistemli insan faaliyetiyle ortaya çıkan afet demektir.. Yani sosyal afetler önlenemez afetler değillerdir. Yangınlar, terör eylemleri, savaşlar, soy kırımlar bu gruba girmektedir. Bu tür afetlerin belirleyici özelliği afet olarak tanımlanabilecek geniş etki yaratacak sürecin insan eliyle ve bilinçli olarak başlatılmasıdır. Deprem, sel felaketi gibi diğer afet türleri ise önceden öngörülemez ve kontrol edilemez afetlerdir. Bu tür afetlere doğal afet dememiz mümkündür. Her iki türde mücadele yöntemleri farklıdır ancak toplumda yarattıkları değişim bakımından birbirine benzemektedirler.
Yangınların sonucunda bireyler maddi ve manevi zarara uğramakta, toplumsal yaşantı kesintiye uğramaktadır. Yangınların sosyolojinin ilgi alanına girerek alt disiplin haline gelmesindeki esas sebep hasardan kaynaklı toplumsal değişimlerdir. Yaşanan yangınlardan sonra iyileştirmenin sağlanabilmesi için yardımların olabildiğince hızlı bir şekilde yerine ulaşması ve doğru bir organizasyon şeması yapılması gerekmektedir. Buna kurumsal kapasite diyebiliriz. Bir diğer kavram ise dirençliliktir. Dirençlilik, yaşanılan olay sonrasında afet, risk, travma ya da şokun etkilerini minimize ederek, eskiye dönüşü gerçekleştirecek iyileşebilme kapasitesi olarak tanımlanabilir. Hem kurumsal kapasite hem de dirençlilik ile afet sonrası etkiler düşürülebilmektedir.
Afet yönetiminin dört temel aşaması vardır. Risk ve zarar azaltma, hazırlık, müdahale, iyileştirme. Bu dört aşamadan sonra yeniden inşa süreci başlamaktadır. Toplumların dirençlilik düzeyine göre yeniden inşa mümkün olmaktadır. Bu yeniden yapılanma sürecinde alt yapının inşası, kesintiye uğrayan sağlık eğitim hizmetlerinin ve sosyal yaşamın normale dönmesi gerçekleşmektedir. Afetzedelere yönelik psiko-sosyal uygulamalar iyileştirme süreci kapsamındadır. Örneğin kaybolan aile ve komşuluk ilişkilerinin canlandırılması bu gruba girer.
Afet yönetiminde bireyler önemli bir role sahiptir. İnsan edilgen konumunda çıkıp aktif bir birey olmalı, felakete karşı bireysel mücadele içine girmelidir. Afetlere müdahalelerin etkinliği bireyin yeterliliğine bağlı olarak değişmektedir. Bireyler ne kadar iyi eğitimli olursa afetle mücadele o kadar güçlü olur. Afet eğitimleri afetin yarattığı risk unsurları, afet öncesi yapılması gereken hazırlıklar, afetler ile ilgili temel bilgilerden oluşur. Bu eğitimler ile bireylerin afetlere karşı daha hazır olması sağlanmaktadır.
Afet yönetimi ile ilgili son olarak değinmek istediğim bir konu ise iletişim. Medya, doğal afetler sırasında halkı bilgilendirerek, resmi kuruluşlar ve halk arasında köprü olarak yaşanan kayıpları azaltmada etkili olabilir. Geleneksel medyanın yanı sıra sosyal medya da iletişimde kilit noktayı oluşturmaktadır.
Afetler kontrol altına alınabilir, yönetilebilir durumlardır. Kişilerin bilinç seviyesi arttıkça afetlerin verdiği zararlar azalacaktır.
Haber: Çınar Özserdaroğulları