SİNOP CEZAEVİ’NİN TARİHİ

Üç yanı denizle çevrili tarihi cezaevi, kalın ve yüksek kale duvarlarının içinde yer almaktadır. Yapıya ev sahipliği yapan kale, arkeolojik verilere göre Hellenistik dönemde yapılmıştır. Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlılar kendi dönemlerinde kaleyi koruyup, güçlendirmiştir. Selçuklu Dönemi’nden itibaren uzun süre tersane olarak kullanılan iç kalenin burçları 1560 yılından itibaren zindan olmuştur. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde bu zindandan şöyle bahseder; “Büyük ve korkunç bir kaledir. 300 demir kapısı, dev gibi gardiyanları, kolları demir parmaklıklara bağlı ve her birinin bıyığından 10 adam asılır nice azılı mahkumları vardır. Burçlarında gardiyanlar ejderha gibi dolaşır. Tanrı korusun, oradan mahkum kaçırtmak değil, kuş bile uçurtmazlar.”

İç kalenin resmi olarak zindana dönüşmesiyse 1887 yılında olmuştur. O dönem Sinop Mutasarrıfı Veysel Paşa yeni binalarla birlikte, hamam da eklemiştir. 1939 yılında ise çocuk hapishanesi olarak kullanılmak üzere bir bina daha yapılmıştır.  Kesme taştan yapılmış tarihi cezaevi, kuzey-güney konumlu U planlı bir yapıdır. Her bölümü yüksek avlu duvarlarıyla ayrılmış üç kısımdan oluşan yapıda 28 koğuş ve birkaç atölye de bulunuyor.

Tarihi Sinop Kapalı Cezaevi, 1999 yılında kapatılarak müzeye çevrilmiştir. Antik döneme dayanan bu yapıda pek çok ünlü isim de gün saymıştır. Sinop Kalesi’nde konumlanan cezaevi, birçok şiirlere ve şarkılara konu olmuştur.

ALDIRMA GÖNÜL ALDIRMA

Burada yatanlar arasında ilk akla gelen Sabahattin Ali olsa da; Refik Halit Karay, Mustafa Suphi, Ahmet Bedevi Kuran, Kerim Korcan, Eşber Yağmurdereli, Burhan Felek, Osman Deniz, Osman Cemal Kaygılı, Zekeriya Sertel ve Refi Cevat gibi isimler de unutulmamalıdır.

Haber : Dilara Baydi